Maracana

Kullanan Takım: Brezilya Milli Takımı

Yapım Tarihi: 16 Haziran 1950

Kapasite:  78.838

Boyutları: 105 x 68

Estadio do Maracana, bir zamanlar 180.000 kişilik kapasitesiyle futbol literatürüne “Dünya’nın en büyük stadyumu” olarak adını altın harfler ile yazdırmış bir futbol mabedidir. Daha önce Brezilya’ya başkentlik yapan Rio de Janeiro kentinin batısında oldukça sıradan bir mahallede, yapımına Brezilya’nın 1950 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmaya hak kazanmasından sonra 2 Ağustos 1948 tarihinde başlanmıştır. Zamanın cumhurbaşkanı Eurico Gaspar Dutra’nın onaylamasından sonra stadın planı Raphaël Galvão ve Pedro Paulo Bernardes Bastos tarafından çizilmiştir. Stadyumun yapım çalışmalarına 11.000’den fazla işçi katılmıştır. İnşaatında 500.000 torba çimento ve 10.000 ton demir kullanılan Maracana Stadı, 16 Haziran 1950 günü Wings – Paul McCartney konseri ve Rio de Janeiro All-Stars ile Sao Paulo All-Stars arasında oynanan gösteri maçıyla açılmıştır. Maçı Rio de Janeiro All-Stars 3-1 kazanırken bir dönem Fenerbahçe’yi çalıştırıp şampiyonluk yaşatan Brezilya futbolunun efsane isimlerinden Valdir Pereira Didi, Maracana’da gol atan ilk futbolcu olarak tarihe geçmiştir. Bu maçı 184.000 kişinin izlediği kayıtlarda yer almaktadır. Maracana’yı üne kavuşturan asıl olay 1950 Dünya Kupası final maçıydı.

Brezilya ve Uruguay arasında oynanan 1950 Dünya Kupası finalinde, Brezilya’nın 88. dakikada yediği golle 2-1 yenilerek kupayı kaybetmesi sonucu Brezilyalı futbolseverler için hüzünlü bir anlam taşıyan stadın, bu maçta kaçak olarak stada girenlerle beraber yaklaşık 200.000 kişi tarafından doldurulduğu söylenmektedir. (Kimi kaynaklarda kesin rakam 199.854 kişidir.)

“Maracana Sendromu” kurutulmuş bir çiçek gibi saklanmıştır Brezilya futbol tarihinin tozlu sayfalarının arasına. 1950 Dünya Kupası finali pek çok kişi tarafından tartışılmış, analiz edilmiş ve de yorumlanmıştır. Hatta bir futbol oyunundan çok mitolojik bir anlatım örgüsüyle de ilmek ilmek işlenmiştir. Çünkü bir futbol ülkesi olan Brezilya’nın ‘Hiroşima’sıydı bu kayıp.

Eğer Brezilyalı birine rüyasının ne olduğunu sorarsanız alacağınız cevap muhtemelen, “Tıklım tıklım dolu Maracana’da bir gol atmak, mümkünse bu gol Dünya Kupası finalinde olsun” şeklinde olacaktır.

Ve bu rüyası gerçekleşen sadece bir kişi vardır. İkinci yarının başlamasıyla birlikte Friaca, Ademir’den aldığı topla birlikte süratle ceza sahasına doğru koşmuş ve topu Uruguay kalecisi Máspoli’nin sağından yuvarlayarak filelerle buluşturmuştu. Brezilya öne geçmişti. Aslında bu skor normaldi çünkü Brezilya favoriydi.

Ancak 66. dakikada bir kırılma anı yaşanmıştı. Uruguaylı Alcides Ghiggia topu kapmış ve hızla ceza sahasına kesmişti. Topla buluşan Schiaffino, temiz bir vuruşla kaleci Barbosa’nın yanından beraberliği getiren golü atmıştı. Aslında bu beraberlik golü maçı izlemeye gelen taraftarların şevkini kıramıyordu. Brezilya’nın kupayı kazanacağından herkes emindi. O tarihi günde Rio nüfusunun yüzde 10’u Maracana’daydı.

Ama ne olduysa olmuş ve topu kapan Ghiggia çalımlarla Bigode’yi geçip bir anda ceza sahasına dalmıştı. Pas vermek yerine ve hatta açısı dar olmasına aldırmadan aniden kalecinin soluna bırakmıştı topu. Barbosa gafil avlanmıştı. Hemen atlamıştı topun üstüne bir ümitle ama vakit çok geçti. Akabinde Uruguay attı diye bağırıyordu otomatik bir refleksle maçı anlatan Radio Globo spikeri.

Sonra o da inanamayarak “Gaul Uruguay mı attı?” diye tekrar ediyordu. Bu sürpriz sonuç üzerine şok geçirmişti adeta ve aynı soruyu farklı tonlarla altı kez daha sormuştu kendi kendine. Mümkün olmayan şey olmuştu. Bütün renkler solmuştu birden. Brezilya taraftarı Maracana’da ve Rio sokaklarında ağlıyordu. Toplumsal bellekten asla silinmeyecek izlerdi bu yaşananlar.  Acı çekmelerine rağmen rakibinin zaferini alkışlayanlar da az değildi Maracana’da. Ve futbolun mabedi bir mezar gibi sessizdi artık. Brezilya’yı yasa boğan Ghiggia yıllar sonra şunu söylemişti:

Maracana’yı sadece üç kişi susturdu. Papa, Frank Sinatra ve ben!..”

Ghiggia’nın golü Maracana’yı sessizliğe gömmüştü. Bu golün etkisi çok şiddetli ve çok büyük olmuştu. Çünkü Brezilya’da yaşamı ikiye bölmüştü: “Öncesi ve sonrası” Uruguay gazeteleri, beklenmeyen bu sonuç karşısında radyo dinleyen üç kişinin de heyecandan öldüğünü yazıyordu. Rio’da bulunan elli sekiz yaşındaki bir adam  olduğu yere çöküp kalmıştı evinde. Öfkesini kusan söz yazarı Chico Buarque’nin söylemleri de buz kesiyordu:

“Futbolcuların Maracana’ya en fazla ihtiyaç duydukları anda Maracana sessizdi. Bir futbol stadı için kendinizi feda edemezsiniz. Zaten Maracana 1950’den sonra da battı” diye,

Uruguay, İtalya, İngiltere, Batı Almanya, Arjantin ve Fransa kendi evlerinde Dünya Kupası’nı kazanan ülkeler olurken, Brezilya kendi evinde kazanamayan şampiyon olarak kalmıştı.

Amerika’da Başkan Kennedy’nin bir silahtan çıkan kurşunla ölmesiyle adeta zaman durmuştu. Ghiggia’nın sol ayağından çıkan şutun yaşattığı hüzünle de ‘Kuşlar yavrularını beslemeyi unutmuştu’ bir futbol ülkesi olan Brezilya’da. Aslında Brezilya’nın yoksul halkı için futbol din gibidir. Futbolla yatıp futbolla kalkarlar. Kilisenin olmadığı köylerde bile top oynayabilecekleri bir yer vardır bu topraklarda.

İnşaatı temelinin atılmasından 17 yıl sonra 1965 yılında tam olarak bitirilen Maracana Stadı’nın resmi seyirci rekoru, 1969 yılında Brezilya ve Paraguay arasında oynanan Dünya Kupası grup eleme maçı ile kırılmıştır. Kayıtlara göre bu maçı 187.642 biletli seyirci izlemiştir. Ligdeki seyirci rekoru ise; bir Flamengo-Fluminense derbisi ile kırılmıştır. Rio de Janeiro kentinin iki büyük takımı Flamengo ve Fluminense arasında Ağustos 1963’te oynanan ve 2-2 sona eren maçı resmi kaynaklara göre 177.656 biletli seyirci izlemiştir.

Flamengo ve Fluminense’nin dışında Botafogo ve bazı özel maçlarda Vasco De Gama takımlarının da kullandığı Maracana Stadı’nın resmi ismi “Estádio Jornalista Mário Filho”dur. Bu isim Brezilya futbolunun en sevilen simalarından Mario Filho’nun ölümünden sonra onun anısını yaşatmak için, 1966 yılında yetkililer tarafından stada verilen isimdir.

Maracana aslında bir papağan türünün ismidir. Halk arasında stada Maracana denilmesinin nedeni, Rio de Janeiro kentinde Maracana adlı bir nehrin bulunması ve stadın bu nehrin kıyısındaki bir mahallede yer almasıdır. Maracana Stadı, gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olarak kabul edilen Pele’nin (asıl ismi Edison Arantes do Nascimento) hem ilk hem de son kez milli formayı giydiği ve kariyerindeki 1000. golünü attığı stattır. Ayrıca futbol tarihinin bir diğer efsane ismi Zico (asıl ismi Arthur Antunes Coimbra) 435 maçta 333 golle Maracana’da en çok gol atan futbolcudur. Her gün saat 10:00-17:00 arası soyunma odaları ve sahanın da gezilebildiği turistik ziyaretlere açık olan Maracana Stadı’nda; stadın tarihçesi, Brezilya futbolunun en önemli isimleri, Rio de Janerio kentinin dört büyük takımı ve Brezilya Milli Takımı’nın dünya şampiyonluklarıyla ilgili fotoğraflardan oluşan çalışmalar da ziyaretçilere sunulmaktadır. FIFA’nın güvenlik standartları gereği küçültülen ve kapasitesi önce 95 bine sonrasında 85 bine indirilen, buna rağmen dünyanın en büyük stadı unvanını halen koruyan Maracana Stadı; yarım asrı aşan tarihinde Papa, Rolling Stones ve Frank Sinatra gibi ünlü isimleri ağırlamıştır.

Estadio do Maracana yıllar sonra en büyük sınavını 2013 Konfederasyon Kupası maçlarıyla vermiştir. Maçların kapalı gişe oynandığı stadyum da iki kez grup maçı ve mini turnuvanın final maçı oynanmıştır. A Grubu’nda Meksika ile İtalya karşı karşıya gelmiştir. Büyük takımların korkulu rüyası olan Aztekler, Pirlo’nun müthiş frikik golüyle yenik duruma düşseler de, “Chicharito” lakaplı Hernandez penaltıdan attığı golle eşitliği sağlar. Ancak futbol tarihinin aykırı kişiliklerinden biri olan Mario Balotelli güzel bir dokunuşla maçı İtalya’ya kazandırmasını bilmiştir: 1 – 2… B Grubu’nda ise, İspanya adı sanı duyulmamış Okyanusya kıtasından Tahiti ile karşılaşır. Son Dünya ve Avrupa Şampiyonu İspanya kendisini sıkmadan rakibini 10 – 0 gibi tarihi bir skorla yenerek gövde gösterisinde bulunmuştur.

2013 Konfederasyon Kupası final maçı ise şimdiden unutulmazlar arasında yerini almıştır. Ev sahibi Brezilya son yıllarda dünya futbolunu domine eden İspanya ile karşı karşıya gelir. Maça fırtına gibi başlayan ve 73.531 kişinin desteğini arkasına alan Sambacılar 2’nci dakikada Fred ile öne geçmiş, ilk yarının sonlarında turnuvanın en iyisi Neymar farkı ikiye çıkartmıştı. Soyunma odasına boynu bükük giden Boğalar ikinci yarıya da Fred’in ayağından yediği golle şoka giriyorlardı. Maçta başka gol olmayınca Neymar önderliğinde Brezilya, Dünya Kupası’nın provası olan Konfederasyon Kupası’nı 4’üncü kez müzesine götürmeyi başarmıştır. İspanya önünde kazanılan bu kupa Brezilya’yı favoriler arasına ismini yazdırmasına vesile olmuştur.

2014 Dünya Kupası finali bu stat da oynanacağından dolayı yenileme çalışmaları başlatılmıştır. 90 milyon dolar para harcanan çalışmalar sonucunda stadın hedeflenen kapasitesi 78.838 kişi olarak kayıtlara geçmiştir.

Son olarak; 1950 yılında Maracana’da kupayı finalde kaybettikleri için radyo başında ağlayan babasına “Ağlama baba, söz veriyorum senin için bir Dünya Kupası kazanacağım.” diyen 9 yaşındaki çocuk verdiği sözü tutmuştu. O çocuğun adı Pele idi. Şimdilerde ise 64 yıl sonra Dünya Kupası finaline ev sahipliği yapacak Maracana Stadı, taraftarların şimdiden totem yapmalarına maruz kalıyor. Ve günümüzdeki Brezilya taraftarları kupayı bu statta kendilerine kazandıracak ismin “Yeni Pele” Neymar’ın olduğuna inanıyorlar…

estadio-do-maracana-1.jpg Estadio do Maracana 2 Estadio do Maracana 3 Estadio do Maracana 4 Estadio do Maracana 5

Yorum bırakın