Kullanan Takımlar: Queen’s Park FC & İskoçya Milli Takımı
Yapım Tarihi: 31 Ekim 1903
Kapasite: 52.063
Boyutlar: 105 x 68
İskoç futbol tarihinde önemli bir yere sahip olan Hampden Park, günümüzde İskoç futbolseverlerin de futbola bakış açısını pozitif yönde etkilemiş, unutulmaz tarihi maçlara ev sahipliği yapmış güzide bir futbol stadyumudur. Hampden Park İskoçya tarihinin en eski kulübü olan Queen’s Park takımına ve İskoçya Milli Takımı’nın maçlarına ev sahipliği yapmaktadır.
1903 yılında Oueen’s Park kulübünün yöneticileri Glasgow şehrinin güney kesiminde 33 dönümlük bir arazi satın aldılar. İşte bu arazide günümüzün teknik bakımdan gelişmiş en güzel statlarından biri olan Hampden Park’ın inşa edilmesi için çalışmalara başlanır. Aslında Hampden Park’ın 1903 yılında resmi olarak açılmasından önce bu stada sahip olan Queen’s Park takımının maçlarını değişik statlarda istikrarlı bir biçimde oynamasından dolayı 1873 yılından itibaren o mekânların her birine Hampden Park ismi verilmiştir. Hatta 1’inci Hampden, 2’nci Hampdan ve son olarak resmi kayıtlara yapım yılı 1903 olarak geçen günümüze kadar uzanan 3’üncü ve şimdiki stat Hampden Park olarak geçmiştir.
Stadın ismi geçmiş yıllara dayanan onurlu bir yaşam hikâyesine dayanıyordu. Westminster bölgesinde politikacı olarak görev yapmış John Hampden 1594 yılında doğdu ve 1643 yılında İngiliz İç Savaşı sırasında parlamento tarafı için mücadele ederken öldürüldü. Queen’s Park kulübü ünlü futbol mabedine John Hampden ismini sonsuza kadar yaşatmak için onun ismini vermişlerdir.
Hampden Park denince akla yüksek katılımlı seyircilerin geldiği maçlar geliyor. Estadio do Maracana inşa edilmeden önce 47 yıl boyunca Dünya’nın en büyük ve teknik bakımdan en gelişmiş stadyumu olan Hampden Park, açılışını 31 Ekim 1903 yılında Queen’s Park (1 – 0) Celtic takımları arasında oynanılan ve 64.000 kişinin izlediği maçla yapmıştır. Bir yıl sonra ilk İskoçya Kupası finali Old Firm derbisi bu stat da oynanmıştır. Bu maçı 64.672 kişi takip ederek Celtic’in 3 – 2 kazandığı maçta yeşil-beyazlıların şampiyonluğuna tanık olmuşlardır. 1906 yılının Nisan ayında ilk milli maç tecrübesini de yaşayan Hampden Park, İskoçya-İngiltere karşılaşmasına 102.741 kişiyi çekmeyi başarmıştır.
Stadyumun tribünleri kapalı olup uzun teraslarla çevrilmiştir. Ayrıca stadyum kâse biçiminde olup Avrupa’da tüm zamanların seyirci rekorları kıran maçlara ev sahipliği yapmıştır. 1908 yılında oynanılan İskoçya-İngiltere maçına 121.452 kişi, 1909 yılında İskoçya Kupa finalinde Old Firm derbisine 131.000 kişi ve 1912 yılında yine bir İskoçya-İngiltere maçına 129.810 kişi gelmiştir. Alınan karar gereği I.Dünya Savaşı’nın sonuna kadar tüm İskoçya Kupası finalleri de Hampden Park’ta oynanmıştır. Queen’s Park bu ilgiden hoşlanmış olacak ki 1927 yılında yenileme çalışmaları yaparak, stadyuma 25.000 kişilik ek bir tribün oluşturarak mevcut kapasiteyi yükseltmiştir. 1937 yılında tüm zamanların kırılamayacak en önemli rekoru Hampden Park’ta görülmüştür. İskoçya Kupası finalinde 147.365 kişinin takip ettiği maçta Celtic-Aberdeen takımları kozlarını paylaştı. Bu maça gelen taraftar sayısı Dünya’da bir kupa finalinde elde edilen en yüksek taraftar sayısı olarak günümüzde hala güncelliğini korumaktadır. Aynı yıl İskoçya-İngiltere maçında İngilizlerin 5 – 0 kazandığı mücadele de 149.415 biletli kişi maçı takip etmiştir. Bu maç da ayrı bir rekorun onurunu taşımaktadır. Uzun lafın kısası Avrupa’da uluslar arası oynanılan bir maçta tüm zamanların en yüksek taraftar sayısı bu maçta elde edilmiştir. O yıl zemin iyileştirmelerinin yanı sıra kulüp bir karara vararak stadyumun kapasitesini 183.388 kişiye çıkartmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya tarafından güvence altına alınan İskoçya Almanya Federal Cumhuriyeti’nin hava kuvvetleri (Luftwaffe) tarafından havadan bombalama durumu yasaklanmıştır. İskoç ulusal lig ve kupa maçları savaş süresince askıya alındı, ancak bunların yerine bölgesel lig ve kupa müsabakaları kuruldu. Başlangıçta stadyumun kapasitesinin yüzde 50’si maçlara tanıklık etmiştir. Dolayısıyla 1940 yılının Mayıs ayında 75.000 kişinin izleyebildiği Queen’s Park takımının maçı kayıtlara geçmiştir. Katılımın fazla olmadığı maçlar yüzünden Hampden Park savaş sonuna kadar kullanılmadı. Onun yerine 12.000 kişilik Lesser Hampden stadyumu inşa edildi. Savaş esnasında hükümet tarafından Hampden Park ve Lesser Hampden statları ülkenin erzak cephaneliği için kullanıldığı söylenmektedir. Ancak kısa bir süre sonra Queen’s Park yetkilileri bu düzene karşı çıkarak hükümetin yönetmeliğinden vazgeçmesini talep ederler. Bu baskı sonuç verince 1942 yılının Nisan ayında Hampden Park’ta 91.000 kişinin izlediği maçta İskoçya (5 – 4) İngiltere’yi mağlup etmeyi başarır. İkinci Dünya Savaşı 1945 yılında sona erdikten sonra, Hampden Park daha çok İskoçya Milli Takımı’nın maçlarına ev sahipliği yapmıştır. Böylece İngiltere’ye karşı 15 maç ve Avusturya ile Çekoslavakya’ya karşı da birer maç bu stat da oynanmıştır. Savaş sonrası eski rekor katılımlarını aratan bir seyirci katılımı vardı ki; ortalama 40.000 kişi tarafından bu maçlar takip edildi. Bu durumdan hoşlanmayan yetkililer bir kez daha İskoçya Kupası finallerinin Hampden Park’ta düzenlenmesine karar verdiler. Hampden Park’ta oynanan 9 Kasım 1949 tarihinde ilk FIFA Dünya Kupası eleme maçında İskoçya (2 – 0) Galler’i yenmeyi başardı. 1950 FIFA Dünya Kupası için İskoçya’nın önünde sadece bir engel vardı. O yıl İngiliz İşçileri Şampiyonası’nda şampiyonluk kazanan İskoçya’ya İngiltere karşısında beraberlik yetmesine rağmen; İskoçya İngiltere’ye 0 – 1 kaybederek finallere gitme hakkını da yitirmiş oldu.
1953 yılında Kraliçe Elizabeth II adına Coronation Kupası düzenlenir. Alınan karar gereği dönemin İngiltere ve İskoçya’sında en başarılı dört kulüp arasında oynanılacak tüm maçlar Hampden Park’ta yapılır. Finale yükselen ekipler Celtic-Hibernian takımları olmuştur. 117.060 kişinin takip ettiği mücadele de Celtic 2 – 0 kazanarak şampiyon olmayı başarır. İskoçya 1954 ve 1958 yıllarında Avrupa ve Dünya futboluna damga vuran iki önemli rakiple bu stat da kozlarını paylaşmıştır. 1954 yılında dünyanın en seçkin takımlarından biri olan Macaristan ile karşılaşan İskoçya iyi bir futbol oynamasına rağmen 113.506 kişinin önünde rakibine 2 – 4 yenilmekten kurtulamadı. 1958 yılında L.Suarez ve Ladislao Kubala’lı İspanya Hampden Park’dan eli boş ayrıldı: 2 – 0…
Hampden Park iki kez Şampiyon Kulüpler Kupası final müsabakasına, bir kez de Kupa Galipleri Kupası finaline ev sahipliği yaptı. Bunlardan en önemlisi 1955’ten itibaren Şampiyon Kulüpler Kupası’na ambargo koyan Real Madrid efsanesinin son büyük zaferiydi Frankfurt maçı. İskoçya’nın ünlü Hampden Park Stadı’ndaki maça Gento, Puskas, Di Stefano gibi yıldızlarıyla çıkan Real Madrid, Alman rakibi karşısında yenik duruma düşmesine rağmen Puskas’ın 4 ve partneri Di Stefano’nun golleriyle sonuca gitmişti. 7-3’lük final tarihinin en gollü Şampiyon Kulüpler Kupası finali olurken, tribünlerdeki 135 bin taraftar da uzun süre kırılamayacak bir rekor olarak tarihe geçiyordu. Bu karşılaşma ayrıca Puskas ve Di Stefanolu Real Madrid efsanesinin son büyük zaferi olarak tarihteki yerini aldı. Diğer mücadele ise 1976 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Beckanbauer, kaleci Maier, Karl-Heinz Rummenige ve Gerd Müller’li Bayern Münih Fransa’nın St.Etienne takımını 1 – 0 yenerek kupaya uzanmayı başarıyordu. 1965-66 sezonunun Kupa Galipleri Kupası finalinde Borussia Dortmund (2 – 1) Liverpool’u yenerek kupayı müzesine götürmüştür. Ayrıca 1967 yılında Kıtalararası Kupa maçı da Hampden Park’ta oynanmıştır. Celtic Arjantin kulübü Racing Club’ı 1 – 0 yenerek kupaya uzandı. 1970 yılında is Hampden Park bir başka rekorun sahibi daha oldu. Şampiyon Kulüpler Kupası yarı final maçında Celtic-Leeds United ekipleri karşılaştı. Celtic’in 2 – 1 kazandığı mücadele de 136.505 kişi mücadeleyi takip etti. Bu katılım Avrupa Kupaları’nda en fazla seyircinin geldiği maç olarak tarihe geçti.
1977 yılında Spor Sahaları Yasası’na göre ve İngiltere’de yaşanılan tribün felaketlerinden dolayı stadın kapasitesi 81.000 kişiye düşürülmüştür. Bunun anlamı Hampden Park artık rekor katılımlı maçlara tanık olamayacaktı. Örneğin; 9 Mart 1946’da İngiltere’nin Manchester kentinde Burnden Park stadyumunda Bolton Wanderers ve Stoke City takımları arasında oynanan maç esnasında taraftarların taşkınlığı sonucu çıkan arbede de 33 kişinin ölmesi ve 400’den fazla taraftarın yaralanmasına neden olan üzücü olaydan sonra İskoçya Hükümeti de önlemini alarak stadyumların kapasitesini düşürmeyi planlamış; bu planı kısa bir süre zarfında hayata geçirmişlerdir.
Bir ilginç anekdot ise, dünya futbolunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olan Diego Armando Maradona’nın 18 yaşındayken Arjantin Milli Takımı formasıyla ilk resmi golünü Hampden Park’ta İskoçya’ya karşı kaydetmesidir. Maradona’nın katkısıyla Arjantin rakibini deplasmanda devirmeyi başarır.
1970’lerin sonunda Hampden Park’ın yenileme ihtiyacı anlaşılsa da stat sahibi Queen’s Park kulübü alt liglerde mücadele ettiğinden bu çalışmalara finanse olamadı. Bunu gören Glasgow İlçe Konseyi finansman için Birleşik Krallık Hükümeti’ne başvurup stadın yenileme çalışmaları için finans kaynağını almayı başardı. Yenileme çalışmalarının başlamasından sonra stadyumda alkol de yasaklanmış oldu. İlk aşamada stadın kuzey tribünü yıkılır. Bu çalışma 1981 yılının Ekim ayında başlar ve 1986 yılında tamamlanarak, yapılan çalışmaların neticesinde stadyumun kapasitesi 74.370 kişiye düşürülür. Bu çalışmanın maliyeti 3 milyon dolardır. 1989 yılında İskoç Milli Takımı için Ibrox Stadı önerilse de İskoçya Futbol Federasyonu yapıldığı tarihten bu yana İskoçya Milli Takımı ile özdeşleşmiş Hampden Park’tan vazgeçmemiştir. 1992 yılında Birleşik Krallık Yönetimi’nin baskılarından dolayı yüksek hâsılatlı maçların rekortmeni olan Hampden Park’ın kapasitesinin bir kez daha düşürülmesi istenmiş ve iki senelik çalışmaların ardından o zaman ki kapasitesinden yaklaşık 22.000 kişi daha düşürülerek günümüzdeki mevcut kapasitesine ulaşmıştır. (52.063 kişi)…
2000’li yıllara geldiğimizde kapasitesi düşürülse de Hampden Park popülaritesinden bir şey kaybetmemiştir. Öyle ki 2002 yılında Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid (2 – 1) B.Leverkusen kozlarını paylaşmıştır. O dönem ustalık dönemini yaşayan Zinedine Zidane’ın çok yüksekten gelen topa muazzam vuruşuyla kaleci Butt’ı mağlup ederek zihinlere kazınmıştır. 2007 yılında ise UEFA Kupası finalinde iki İspanyol takımı olan Sevilla-Espanyol’un mücadelesinden galip çıkan penaltı atışları sonucunda 5 – 3’lük skorla kupayı üst üste ikinci kez müzesine götüren Sevilla olmuştur.
İskoçya Futbol Federasyonu’na ait müze ve federasyona tahsis edilmiş olan birçok ofis Hampden Park’ta bulunmaktadır. Ayrıca tarihi boyunca futbol dışında atletizm, ulusal rugby maçları, Amerikan futbolu, boks ve tenis oyunlarına da ev sahipliği yapmıştır. Futbolun vazgeçilmez bir tutku olduğu dünyada müzik de vazgeçilmez bir unsurdur. Dünyaca ünlü stadyumlarda olduğu gibi Hampden Park’ta birçok süper starın konserlerine ev sahipliği yaptı. The Rolling Stones, Rod Stewart, Tina Turner, Bon Jovi, Eagles, U2, Oasis, George Michael, Red Hot Chili Peppers, Neil Diamond, Take That, Bruce Springsteen, Coldplay, Pink ve Paul McCartney sevenlerine müzik ziyafeti yaşatmışlardır.
İskoçya’nın Florida Dağı bölgesinde bulunan Hampden Park’a inşasından itibaren ev sahipliği yapan Queen’s Park FC kulübü 1958 yılından bu yana alt liglerde mücadele vermeye devam etmektedir. Her sene 1’inci lige yükselebilmek için motive olup hatta kendilerince slogan belirleseler de (“Hampden uğruna oynamak amacıyla”) her sene hüsrana uğramaktadırlar.
Hampden Park’ta oynanılan maçlarda rakip takımları etkilemek amacıyla genelde 100.000’i aşkın seyirci ortalamasının olduğu maçlarda yüksek sesin oluşturmuş olduğu etkiyle bir kükreme etkisi yaratılmıştır. Hep bir ağızdan çıkan ve kulakları sağır eden melodiye İskoçlar Hampden Roar adını vermişlerdir. İlk defa 1929 yılında İngiltere’ye karşı oynanılan maçta bu durum fark edildi. İskoçya’nın 10 kişi kaldığı ve 0 – 1 geride olduğu maçta köşe vuruşundan gelen topta kafayı vuran Alex Jackson skoru eşitleyince tribünlerden yükselen kükreme sesi hafızalara kazınmış oldu. Böylece İskoç taraftarlar günümüzde her maç öncesi bu uğultuyu yaparak rakiplerinin motivasyonlarını etkilemeye çalışırlar. Aslında Hampden Roar’ın halk dilinde ki karşılığı çok farklıdır. Glasgow halkına Hampden nedir? diye sorulduğunda ya ‘Maçın skoru nedir?’ ya da ‘Nasılsın?’ cevabını almak mümkündür.